Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bu, hayatını kazanmak istemeyen çocuklar yetiştirdiğinde olur. | That's what happens when you bring up kids who don't need to earn a living. |
İnsan hayatını kazanmak zorunda. | One has to earn a living, you know. |
Böylece askerliğin bitince, bir işin olur ve hayatını kazanırsın. | So after the army, you'll have a job, you'll earn a living. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Vietnamese | kiếm ăn |